Yerellik mühimdir, yerelliğe önem vermeyerek muazzam şeyleri kaçırıyoruz. Her mahallenin bir delisi vardır mesela, o deli öykülerde de olmalı. ...
Pacheco'nun öyküleri de diğer öyküleri gibi öykü diyeceğim çünkü hatırlamıyorum diğer kitabındaki öyküleri, bakmam lazım. Baktım, hatırladım, öykü değil ...
Bu kitaptaki öyküleri anlatmanın en iyi yolu öykülerin benzerini yazmak sanıyorum, formülü tarifi çok açık olduğu için kolay iş. ...
Anlatıcılar değişiyor, Gurmenin Son Yemeği'ndeki kadar uçurum yok, kronolojik seyir, zaman dilimine farklı noktalardan bakış. Bazen diyaloğa yaklaştığı oluyor, ...
Yendiği bir şey yok aslında, koca şirketler pazar payından daha büyük dilim almak için birbirlerinin yoluna taş koymaya çalışıyor, ...
Tuncay Birkan'ın titizliğinin onda biri bende olsa hayatım bambaşka bir yere gitmezdi de daha bir derli toplu olurdu, kişisel ...
İnsanlıktan herhangi bir izin olmadığı denizler anlatıcıya terk edilmiş meskenler gibi geliyor, balıkçılık alanını belirleyen kazıklar "gizemli bir biçimde" ...
Muhtelif çileleri dünya meşhurlarından çekip çıkarmak her birine bir roman bahşetmek değildir, yine de romanın son bölümleri olmak için ...
1907, Río de la Plata, Ulrich'in dev yılanlarla ilgili söylediğini anlatıcı duymuyor, duyuyor, ateşli hastalığının karmakarışık ettiği aklının parçalanmasını ...
Sapkınlığın türlüsünü bir araya getirerek geniş alana yayıyor meseleyi Roudinesco, Mavi Sakal'ından de Sade'ına, psikanalizinden kuirine. Tanımların değişimi tabii, ...
Düşlerle ilgili kitaplardan uzak dururmuş Draaisma, denk geldiği iki tür kitaptan ilki rüya tabirleri, diğeri uykunun dinamiği hakkındaki bilimsel ...
Graeber ve yoksullukla mücadele eden gruplara hukuk desteği veren aktivist bir kadın arasında diyalog: IMF'nin ve Üçüncü Dünya borçlarının ...
Sevinç Çokum'un şiirleri için beklediği övgü öykülerine gelince bir burukluk, yine de Necatigil'in edebî görgüsü öyle diyorsa öyledir, öyküden ...
Karakter odaklı, bol vurdulu kırdılı polisiyelerin okuru etkileme yolu ikidir: katakullinin ağırlığıyla plansızlığın rastgeleliği. Mekânı basarlar, çat, kafaya odunu ...
Arpad anılarında bahseder tiyatroyu ne kadar çok sevdiğinden, daha çocukluğunda gitmeye başlamış da babası bakmış, iflah olmayacak bir tutku ...
1988. Küçükyalı, Kadıköy, Zonguldak, Beyoğlu, Küçükyalı. Okur-Yazar. Sahtegi'de Çalar-Söyler.