Andonis Samarakis – Yanlış

Arka kapak yazısını eleştirelim azıcık. Şiirsel bir dilden bahsediliyor, dil dümdüz dil. Alışılmadık bir üslup ve kurgu, nıç, gayet alışıldık. Hatta şöyle, anlatının başlarında iki ajanımızdan birinin daktiloyla yazdığı rapor daktilo karakterleriyle verilmiş, aralara yazanın düşünceleri eş zamanlı olarak yerleştirilmiş, iyi takla ama buna benzer başka hiçbir şey yok metinde. Ağırlık baştayken topuzu koymazsak, hadi sonlara bir şey koymazsak o kantar yamuk tartar, metin başa çeker. Taklaları dengeli atmak lazım yani, klasik anlatıyla devam eden bir metnin orasının öyle olup burasının öyle olmaması batar. Sıra dışı bir roman mı, gayet sıra içi. Yazıyı kim yazdıysa sağ olsun, metne geçmeden önce arka kapak yazısını okuyanlar için müthiş bir spoiler veriyor, böylece kurgudan alınacak keyfi de mahvediyor. Bütün bunlar metnin kötü olduğunu göstermiyor, Samarakis’in öykülerinden cesaretle bu metnini de okudum, iyi oldu. Anlatıcıyı sık sık değiştirerek olaya iki açıdan bakmamızı sağlıyor, sorgu yargıcı kendi sesiyle anlatırken dış anlatıcı kurguya daha geniş bir pencereden bakmamızı sağlıyor. Gizemli açılış için de kendisine teşekkürü bir borç bilirim, ne işler döndüğünü çaktırmıyor hemen. Menajer’in söylediği şeyi duyamıyor çünkü yanlarından koca bir kamyon geçiyor o sıra, adamdan söylediğini tekrar etmesini istiyor ve sahneyi belirginleştiriyor: arabadalar, yanından geçecekleri bir kır evinin camlarını silen kadın pembe külot giyiyormuş, Adam arkada oturuyor. Gizli Servis’in yakaladığı bir zavallı, yanlış yer ve zaman. Görünürde. Menajer cebinden sakız çıkarıp çiğniyor, Adam’a da ikram ediyor. Yargıç’ın karnı zaman zaman ağrıyor, Adam’la sohbet etmek için bahane. Feribota yetişip Atina’ya geçecekler, Adam’ı Merkez’e bırakacaklar, görevleri bu. Tuvalete gitmek için durduklarında Yargıç yol kenarındaki çiçekleri topluyor, bir kısmını ön cama takıştırıveriyor, diğeri sakızın dişine yapışmasından şikayet ediyor. Adam’la muhabbetleri normal, yanlışlık sonucu yakalandığını söyleyen Adam bir an önce Merkez’e ulaşıp suçsuzluğunu ispatlamak istediğini söylüyor. Üç adam seyahat ediyor gibi görünüyor dışarıdan, herhangi bir sorun yok. Yargıç manzaranın keyfini çıkarıyor ama bir gözü Adam’ın üzerinde, şüpheli bir hareket yaptı mı sıkacak adamın ayağına. Tetikteler, rahatlar, bir işler dönüyor. Aracın karbüratörü cortladığı zaman feribota yetişememekten korkuyorlar, yanlarına gelen trafik polisi bir an önce arızayı gidermelerini söyleyerek uzaklaşıyor.

Bir sonraki bölüme geçiyoruz, iki daire ve dairelerin ortasında birer nokta. Kâğıdı sigara paketinden yırtmış Adam, az önce seviştiği ve akşama buluşmak için sözleştiği kadının göğüslerini çizmiş, otelin lobisinde bekliyor. Ayağı birazcık önde, adamın biri ayağına basıp özür dileyince hiç umursamıyor da ikinci bir adam yine ayağına basıp saçma bir cevap verince nasırı daha bir acıyor sanki. Saatine bakıyor, gitme vaktinin geldiğini düşünüyor ve ayakkabısını bağlamak için eğildiği sırada yan masada oturan, yağ tüccarı olduğunu düşündüğü kişiler kalkıp yanına geliyorlar. Gizli Servis. Alıp götürüyorlar adamı, “Tuvalet Kâğıdı” olayından kısa süre sonrası, meğer tuvalet kâğıtlarının yerine bildiriler taşınıyormuş, birileri devlete düşmanmış, hemen operasyon yapılsın ve sorumlular yakalansınmış. Adamımız masum olduğunu en başından iddia etmeye başlıyor, Gizli Servis’in yetkili abisine götürüldüğünde de aynı şeyi söylüyor. Samarakis paranoyak devletin Bekçi Murtaza’larından birinin karşısına çıktığı için dinletemiyor kendini, üstelik yetkiliye göre suçsuz olmak yetmezmiş, devleti savunan herhangi bir şey yapmak lazımmış. Kendi halinde yaşayanlara da rahat yok yani, potansiyel tehlike olarak görülüyorlar. Merkez’de çözerlermiş adamın dilini, hemen yola çıkmaları gerekiyormuş. Karbüratörden devam, araç gitmiyor, otostop veya otobüs. Kasabaya geldikleri zaman Menajer otel aramaya başlıyor, meydandaki otellerden dördüncüsünde üç yataklı bir oda bulabiliyor nihayet. Aracı tamir ettirmek için sanayiye gidiyor, odayı iki kez arayarak işin ertesi sabah beşe kadar uzayabileceğini söylüyor. Önlerinde uzun bir gün var, iki adam otel odasında mahsur resmen. Yargıç şehirde dolaşmalarını teklif ediyor, bir saatlik gezmece. Yanlış bir hareket yapmamasını söylemesine gerek yok, Adam zaten suçsuz olduğunu ve bir şey yapmak için hiçbir sebebinin olmadığını söylüyor. Birlikte dolanıyorlar, bir saat geçiyor, iki kıza rastlıyorlar ve kızlarla birlikte sahile gidiyorlar. Adam’ın altında çizgili, uzun don var, denize girerken etraftakiler bakıp gülüyorlar ama sorun yok, Yargıç rahatlatıyor adamı. Güneş batıyor, dönüş yoluna koyuluyorlar da yol üstünde lunapark var, oraya kesin girmeliler. Korku tünelinde korkuyorlar, sonra çatır çutur sesler geliyor. Anons: “Ziyaretçilerimiz yapıyı hemen terk etmeli, çatlak oluştu, başınıza gelecek var!” Ortalık kapkaranlık, Yargıç ve Adam yan yana, çıkışı bulmaya çalışıyorlar ama ikisi de duvarlara çarpmaktan başka bir şey yapamıyorlar. Nihayet çatlağın da oyunun bir parçası olduğu anlaşılıyor, otele dönüyorlar. Biz de Adam’ın nasırlı ayağına geri dönüyoruz.

Örgüt’ün bir sonraki toplantısında mühim kararlar alınacak, belli, toplantının yer ve saatini yaymak için iyi bir taktik geliştirmişler. Adam’ın ayağına ilk basan salak yanlış alarm, ikincisinin saçma cevabı aslında şifre. Adam ayağa kalkmaya niyetlendiği zaman önceden belirlenmiş bir köşeye gidip ayağına basandan bilgileri alacaktı ki paketlendi. Diğer adam da yanlışlıkla öldürülünce toplantıyla ilgili bilgi alacak kimse kalmadı, Adam’ın rol kesmesi gerekiyor artık. Masumiyetten direnişe geçiş çok iyi düşünülmüş, Andonis’in mahareti. Blöf yapıyorlar, yetkili abi diğer adamın her şeyi anlattığını söyleyerek Adam’dan bildiği her şeyi anlatmasını istiyor. Oyun başlıyor böylece, bir taraf olabildiğince baskıcı, diğer taraf son derece rahat. Böyle olacağını tahmin eden yetkili hemen adamlarını çağırıyor, Menajer’le Yargıç’a Plan’dan bahsediyor. Yol boyunca arkadaş gibi davranacaklar Adam’a, duvarlarını yıkmaya çalışacaklar veya adamın kaçması için cesaret verecekler, uzaktan izleyen üçüncü ajan da indirecek Adam’ı. Her şey planlanmış, karbüratör aslında sorun çıkarmadığı için trafik polisinin her şeyi berbat edeceğinden korkmuşlar, otellere girip çıkan Menajer aslında numara yapıyormuş, hangi otelde kalacakları çoktan belliymiş. Sanayi, gezinti, her şey önceden düşünülmüş. Adam en başından beri kaçmak için fırsat kollamış ama her seferinde vazgeçmiş, en uygun durumlarda bile harekete geçemeden bir şey olmuş hep. Karanlıkta kaldıkları zaman mesela, korku tünelinde kirişi kırabilirdi, Yargıç’a bir tane patlattığı gibi uzardı ama ışıklar geldi bir anda, yapamadı. Otel odasında beklerlerken düşünüyor Adam, Menajer yakında gelecek ve tekrar yola çıkacaklar, Merkez’e girdikten sonra kurtulmasının imkanı yok. Dakikalar hızla tükenirken oyununu oynamaya karar veriyor ve tuvalete girdiğinde kapının arızasından faydalanıp pencereye atılıyor hemen. Güvenlik önlemi olarak ülkenin ulusal marşını söylemişti önceden, kaçmadığına dair emare, o kez söylemiyor ve Yargıç durumu hemen fark edince atılıyor, adamı incecik bir duvarın üzerinde uzaklaşırken görüyor. Ateş ettiği anda iş bitecek, Adam metrelerce yüksekten düşüp ölecek, düşmese de ölecek, Adam’ı her türlü yok edecekler çünkü devlet için bir şeyler yaptığına dair hiçbir kanıt gösteremez, kendini Gizli Servis’in gözünde aklayamaz. Tam o an büyük bir sürpriz, Yargıç meğer Plan’ın esas kurbanı olmuş da Adam’a arkadaşça duygular beslemeye başlamış, vuramazmış arkadaşını. Donakalan Adam’a gitmesini defalarca söylüyor ama hâlâ bir numara döndüğünü düşünüyor Adam, o sırada Menajer mekanı basıyor, çatışma çıkıyor, bir şeyler.

Matrak bir hikâye ama kapkara, tam Hitchcock’luk bir senaryo.

Liked it? Take a second to support Utku Yıldırım on Patreon!
Become a patron at Patreon!