Richard Matheson – Ben, Efsane

Robert Neville güneşin ne zaman batacağını asla kestiremiyor, eve henüz dönmediği zamanlarda sokakları basmış oluyorlar. Biraz daha çözümleyici bir kafa yapısına sahip olsa zamanı yaklaşık olarak hesaplayabileceği söyleniyor, pek mantıklı değil. Neville virüs üzerine araştırmalar yapan, bilmediği biyolojik mevzuları kütüphaneden edindiği kitaplardan öğrenebilen, analitik zekası gelişkin bir adam, mikroskop kullanmayı biliyor, virüsün nasıl yayıldığını anlayabilmek için deneyler yapıyor, zamanı hesaplayamıyor ama. Öğleden sonraları evin etrafında dolanıp tahtaları, su depolarını kontrol ediyor, yüksek çitin üzerinden taş attıkları için camları değiştirmek zorunda kalıyor zaman zaman, taşlar gerdiği ağları delebiliyor çünkü. Sarımsaktan uzak duruyorlar, bu yüzden hemen her yerde sarımsak var. Neville evini korumaya çalışıyor, otuz altı yaşının enerjisiyle dışarıdaki kaostan korunmanın yollarını buluyor. Sigara bağımlısı, her gece komşusunun tehdit dolu çığlıklarını dinlerken, ilerleyen bölümlerde göreceğimiz gibi eşini ve kızını düşünürken, konserve yiyeceklerini yedikten sonra, hemen her fırsatta yakıyor bir tane. Alkol bağımlılığı da fena, 1976’nın Ocak ayında başlayan anlatıdan öğrendiğimize göre beş aydır yaşam mücadelesini sürdürüyor Neville, bildiği dünyanın tamamen kaybolmasıyla başa çıkmanın yolu alkolden geçiyor. Her akşam okuyup müzik dinliyor, evin yalıtımını yapmayı düşünüyor ve dışarıda vücutlarını sergileyen vampir kadınlardan çekiniyor, dikizlemeye kapılmamak için tutuyor kendini. İkinci bölümde saatin alarmıyla beş buçukta uyandığını görüyoruz ki zamanı hesaplayamama olayını iyice mantıksız hale getiriyor bu. Yapılacaklar listesi hazır, dışarıdan getireceği aletler için yolculuğa çıkmak zorunda, jeneratörü kontrol edecek, her zamanki işleri yapacak. Cesetleri durmadan yanan bir alevle pişen çukura atmak bu işlerden biri, Neville girdiği evlerde uyur halde bulduğu vampirleri tahta kazıklarla öldürüyor, cesetlerini çukura atıveriyor. Kathy, kızı da aşağılarda bir yerde. Eşi Virginia’nın hikâyesini anlatının ortalarına doğru öğreneceğiz, önce Neville’ın gündelik yaşamına ve araştırmalarına göz atıyoruz. Virüsle ilgili gizemlerin çözülme aşamalarını öngörebileceğimiz bilgiler başlarda veriliyor, örneğin Neville tahta kazığı her seferinde kalbe indirmeyi başarmasının nedenini düşünüyor, anatomi bilgisi olmadığı halde hedefi on ikiden vuruyor hep. Bu durumda kalbin değil, tahtanın veya başka bir şeyin önemli olduğunu anlayabiliyoruz. Virüs içeride kendi habitatını yaratarak yayılmayı sürdürürken bedenin havayla temasını kesiyor, böylece vücutta açılan en ufak bir delik ölümcül hale geliyor, çözünümü hızlandırdığı için. Neville’in virüse isim vermesi, nasıl işlediğini çözmeye çalışması aşama aşama inceleniyor, aynı zamanda vampirlerin haçtan etkilenmemeleri gibi meseleler de ele alınmış. İlahi boyut zayıf gerçi, Yahudi veya Müslüman vampirlerin haçtan etkilenmeyecekleri öngörüsü daha ileri götürülmüyor, Neville somut verilere odaklanıyor daha çok. Evleri dolanıp uykudaki vampirleri buluyor, deneylerini sürdürüyor, arada sırada yalnızlıktan bıkıp vampirlere karışmak istiyor, sonuçta onlardan biri olmak bütün problemlerini çözer. Kimlik karmaşası yaşamaması için kendisini bir başkasıyla girdiği iletişim üzerinden sabitlemesi gerek, toplumun sunduğu veriye, kendiliğinin verisine ihtiyacı var ama komşusunun dışarı çıkması için haykırdığı anlar dışında pek bir ileti yok ortada, kamusal insanın yegane temsilcisi bir Neville var ama kamu yok, mutlak bir yalnızlık var kamunun yerine. Dışarıdakilerin oy haklarının olmadığını, eğitimle bir ilgilerinin kalmadığını düşünüyor, toplumun yapısı bu demokratik ögelerle güçlü. Güçlüydü, bir başkasını asla bulamayacağını sanıyor Neville, sık sık geçmişe dönüp eşiyle kızının başına gelenleri düşünüyor. Stephen King’in Matheson’dan ne ölçüde etkilendiği Cehennem Evi‘nden malum, bu metinde de Neville’in eşinin dönüşünü Pet Semetary‘nin finalindeki son ânı esinlediğini söyleyebiliriz. Virüsün yeni yeni yayıldığı dönemde felaket tellalları beliriyor, Tanrı’nın doğru yoldan çıktıkları için insanları cezalandırdığını haykırıyor, bunu da Sis‘te bulabiliriz. Sonuç olarak eş ve evlat kaybı onmayacak yaraları durmadan açıyor, Neville viskiye boğulmadığı zamanlarda güneş ışığının, tahtanın ve benzeri etkenlerin vampirleri nasıl etkilediğini çözmeye çalışırken bir yandan da acılarıyla boğuşuyor, bir kezinde zamanı hesaplayamadığı için ölümün kıyısından dönüyor hatta. İkinci bölüme kadar kapana kısılmış bir adamın mücadelesini izliyoruz, sonrasında işler daha da karışmaya başlıyor.

Mart 1976’dan itibaren Neville büyük saldırının izlerini silmeye çalışıp evi güçlendiriyor, sarımsağın bileşenlerini inceleyip vampirleri neyin etkilediğini bulmaya çalışıyor, bu sırada libidosuyla zar zor başa çıktığını görüyoruz, uyuyan vampirlere tecavüz etme fikri şöyle bir geçip gidiyor aklından. Vampirlerin birbirlerini yediklerini de görüyoruz, aslında dışarıdakilere dair bunun gibi pek çok olay vampir olarak adlandırılmalarına rağmen virüs etkisindeki etçillerden başka bir şey olmadıklarını gösteriyor. 28 Days Later bu hikâyeden esinlendiğine göre geriye doğru bir okuma, aşırı yorum yapabiliriz, filmde insanları öfkeden deliye döndüren patolojinin yayılmasıyla dünya ayvayı yiyordu bir güzel, benzer bir durumun bu metinde de olduğunu düşünebiliriz. Toz fırtınalarıyla yayılan virüs insanlığın sonunu getiriyor, kaynağı belirsiz olsa da yarattığı facia aynı. Metnin alternatif sonlu filmini düşünelim, Will Smith’in canlandırdığı Neville bilim insanı ve asker, evinin altındaki laboratuvarda virüsü etkisiz hale getirecek karışımı bulabilmek için çalışıyor, virüsün yayılımına kanseri ortadan kaldırdığı düşünülen bir ilaç sebep oluyor. Tam bir zombilik, vampirlik yok, biyolojik yapısı değişen insanların toplu ölümleri ve canavara dönüşmeleri esas mevzu, dolayısıyla metindeki Neville vampirlerle ilgili bildiği şeyleri yaşadığı dünyayla ölçmek zorunda kalıp çözüme ulaşmaya çalışıyor. Geçmişi anımsama faslı sona erdikten sonra köpek çıkıyor ortaya, Neville köpekle bir müddet uğraşıyor, dost olmak üzereyken köpek ölüyor ve Neville Budist bir keşiş edasıyla dinginleşiyor yavaş yavaş. İçkiyi azaltıyor, cinselliğine ket vurmayı başarıyor, daha duru bir görüye kavuşuyor. Vampirlere dair çıkarımlar da derinleşiyor, bir örnek: “Hayatta akli dengesi bozuk, deli olanlar vardı. Bunlar için vampirlikten daha iyi tutunacak bir şey olabilir miydi? Akşamları evine gelen canlıların hepsinin kendilerini vampir sanan fakat aslında acı çeken bir avuç deli olduklarından emindi. Bu da evini yakmamalarının nedenini açıklıyordu. Sadece o kadar mantıklı düşünemiyorlardı.” (s. 139) Evi taşlamak dışında pek bir şey yapmıyorlar, ellerinde vampirlikten başka hiçbir şey kalmamış, yeni durumlarına sıkı sıkıya sarılmaktan, saldırganlık dürtülerini benimsemekten başka yapacakları hiçbir şey yok.

Üçüncü kısımda Ruth çıkıyor ortaya, gün ışığında dolaşabilen kadın. Başta Neville’dan kaçsa da adamın evine girmeyi kabul ediyor. Bağışıklıklarının sebeplerini konuştukları sırada Neville’ın savaş sırasında Panama’da bir vampir yarasa tarafından ısırıldığını öğreniyoruz, Ruth doğal bağışıklıktan bahsetse de Neville’ın içindeki kurt durmadan kıpırdanıyor, kocası öldürülene kadar birlikte seyahat ettiklerini söyleyen Ruth’a güvenemiyor bir türlü. En sonunda kadının kanını tahlil ettiğinde olağanüstü bir gerçekle karşılaşıyor, kafasına sert bir darbe aldığı anda. Kendine geldiğinde Ruth’un mektubunu buluyor, gizem çözülüyor. Evrim geçirdiği söylenebilecek bir vampir türü gün ışığında dolaşmayı başarıyor, bilişsel yetenekleri zarar görmeyen bu tayfa beyinsiz vampirlerle birlikte Neville’ı da ortadan kaldırmak için harekete geçiyor ve casusluk yapması için Ruth’u gönderiyor, kocası Neville tarafından öldürüldüğü için Ruth bu görevi istekle üstleniyor ama Neville’ı sevdiğini fark ediyor sonlara doğru, eh, aşk sosu da zamansız, yersiz bir şekilde anlatıya dahil ediliyor. Sonrasında Neville’ın evi basılıyor, akıllı vampirler adamı yakalayıp idam etmek üzere götürüyorlar. Hücreye gelen, Neville’la son kez konuşan Ruth’un elinde intihar hapları var, iş gösteriye dönüşmesin diye hapı yutuyor Neville, son. Yeni dünyada Neville gibilerine yer yok, eskinin tehlikeli bir kalıntısından fazlası değil Neville, ölmeli, aynı seviyede görüldüğü diğerleri gibi. Evrimin yarattığı yeni toplumun sözleşmesi güvenli bir zeminde imzalanacak böylece, meşru düzenin sağlanması için tehditler ortadan kaldırılacak. Hoş.

On iki civarı yazım hatası var, “kondansatör” yerine “konsendör” ve “kondansör” yazılmış, bunların dışında çeviri iyi, metin zaten iyi. Tez okuna.

Liked it? Take a second to support Utku Yıldırım on Patreon!
Become a patron at Patreon!