Todorov’un Poetikaya Giriş adlı metni yapısalcı poetikanın temellerini atıyordu, bu metinde uygulama aşamasına geçiyoruz. Orhan Koçak sunuşta ilk metnin özetini çıkarıyor, fantastik olarak nitelenen belli sayıdaki metni ele almak yerine bir tür olarak fantastiğin sınırlarının çizmek önemli. Özerk bir kategori olarak fantastik komşu türlerden farklılıklarıyla biçimleniyor, hermenötik ve fenomenolojik eleştiriden ayrı bir poetika anlayışı. Yapısalcı yaklaşımın tarihi dışladığı, zaman-dışı kategorilerle iş gördüğü savlarına karşın Todorov metinden dizgeye değil, dizgeden metne giderek seçtiği türün birkaç örneğini türün niteliklerini belirlemek için kullanırken Frye’ın Eleştirinin Anatomisi metninde türleri gruplara ayırma kıstaslarını eleştirir, sınıflamaların mantıksal açıdan tutarlı olmadığını, kahramanla doğaüstü arasındaki ilişkinin kuramsal temellerinin inanç boyutunda kaldığını belirtir. Ek kısıtlamalara başvurarak Frye’ın görüşlerini yapısalcılık bağlamında tutarlı bir hale getirse de kahramanla okurun ilişkisi yine bir inançla kurulmaktadır, bu yüzden olmaz yani öyle. Tarihsel türlerle kuramsal türler bir noktada iç içe geçmektedir, ayrım ortadan kalkmaktadır. “Edebi yapılar kesin kuralları olan dizgelerdir ve yalnızca yapıt yüzeyinde olası biçimler bir araya gelir. Yapıları, gözlemlenebilir imgeler düzeyinde araştırmaya kalkışan biri her tür kesin bilgiye de sırt çevirmiş olacaktır.” (s. 25) Frye “çoğunlukla”, “çoğu zaman” gibi sözcüklerle görünür kıldığı özelliklerin altını Todorov’a göre doldurmaz, katalog bilimiyle uğraşmaktan öteye gitmez ki tasnifçilik belli bir kurama dayanmazsa anlamlı değildir. Todorov Lehçe araştırmacılarının sözcük derleme biçimlerini Frye’ın metoduna benzetir, sözcükler dilin nasıl işlediğine dair en basit bilgiden yoksundur. “Eleştiride de böyledir: Öncelikle edebiyat kuramının temel sorunlarına el atmak gerekir ve bunun için de Northrop Frye’ın göz kamaştırıcı okumalarını yapmış olmak gerekmez.” (s. 26) Türe dair çıkarsamalar yapıtlara uymalıdır yoksa boşa kürek çekilmiş olur, olguların betimlenmesiyle soyutlama durumundaki kuram arasındaki gelgitler hemen her metne uygulanabilmelidir. Bu durumda fantastik nedir, nerelerde bulunur? En temel haliyle olanaklıyla olanaksız arasındaki çizgidedir, gerçekle düş arasındaki alandadır, Todorov’un terimleştirdiği şekliyle “kararsızlık” ânındadır. Özne kendi doğal yasalarıyla açıklayamadığı doğaüstülüğü deneyimlerse fantastiğin içindedir artık, gerçekle düşü ayırt edemez, ayırt edebilirse başka türler açığa çıkar. Todorov pek çok yazarın, sanatçının fantastikle ilgili yorumlarını ele alır, H. P. Lovecraft’ten Arthur Machen’e pek çok ismi anar, “tekinsiz” ve “doğaüstü” arasındaki ayrımı poetikasıyla görünür kılar. Bir tür her zaman başka bir türe göre biçimleniyorsa fantastiğin ayrımını karakterlerin duyumsadıkları gerçeklik algısıyla somutlamak gerekir. Âşık Şeytan‘daki Alphonse şahit olduğu olaylara “neredeyse inandığını” söyler örneğin, fantastiğin ruhudur bu, saflıkla dolu bir inanışın fantastiklikten uzaklaştırdığı ölçüde kararsızlık bir o kadar yaklaştırır, hatta fantastiğe can veren bu kararsızlıktır. Okurun belli bir kişiyle özdeşleşmesi yine belirleyici, karakterlerin davranışlarının yorumlanması “tehlikesi” fantastiği tehdit eder. Alegorik ve şiirsel okumalar gereklidir ki türün dışına çıkmayalım, bunun için öncelikle kararsızlık gerekir, ardından karakterlerin aynı kararsızlığı hissetmesi gelir ve son olarak okurun metin karşısında bir tavır takınması lazımdır. Fantastik örneklerin çoğu bu üç koşulu yerine getirse de ikinciye gerek olmadığını söyler Todorov, anlatıdaki insanlar anormal bir şeylerin döndüğünün farkında olmayabilirlerse de okur onların üzerindedir, bir şeylerin doğallıktan uzaklaştığını anlayabilir. Bunun bir parodisini yazdım ben yakın zamanda, evdeki doğaüstü olayları gayet doğalmış gibi algılayan bir karakter var diyelim, gerçekten doğal geliyor ona bir şeylerin uçuşması, doğa yasalarını kabul etmiyor çünkü. Todorov’un maddelerine göre bu metin fantastiğe girmeyebilir, okur da karakterin doğaüstünü doğal karşılamasını doğal karşılarsa işler değişir. Ted Chiang’ın bir öyküsünde teolojik her öğenin var olduğu dünyada insanların eylemlerini gözleriz, kısa süre önce ortaya çıkan kaos belli bir düzenle dizginlenmek üzeredir, insanlığın felaketi o zamana kadar varlığına inanılan meleklerin, iblislerin, Tanrı’nın ortaya çıkmasıyla gelir. Fantastik midir bu öykü? Karakterler için olağanüstü bir şey yoktur, okur için de öyle mi olmalıdır? Benim için doğaldı örneğin, bir gün Tanrı’nın bütün yardımcılarıyla birlikte yeryüzüne inmesi, insanların Tanrı’nın ulu ışığına varmak için yollara düşmeleri ve bazılarının helak olmaları yapıtın doğası ve üslubun etkisiyle norma giriyor, bu gerçekliktir, bunda herhangi bir kararsızlık yoktur. İçinde doğaüstü öğeler bulunan doğal bir metindir bu, “olağanüstüdür”. Todorov fantastiğin sınırlarını çizerken benzer arayışlara çıkar ve metinlere, yazarlara tekrar başvurarak çizgileri giderek koyulaştırır, fantastikle korku, fantastikle masal arasındaki ilişkileri inceler, türleri birbirinden ayırır.
“Tekinsiz” ve “doğaüstü” ayrımına bakalım. Öykü kişisinin ve okurun ortak kararsızlığı fantastiği ortaya çıkarıyor, bunun yanında gerçekliğin yasaları olduğu gibi duruyor ve anlatılan olayları açıklamaya yarıyorsa “tekinsiz”, olayı açıklamak için yeni doğa yasalarını kabul etmek zorunda kalıyorsak “olağanüstü” türlerinden bahsedebiliriz. Açıklanan ve kabul edilmiş doğaüstü anlatının zamanı kullanımıyla ilgilidir, fantastik şimdiki zamanla ilgiliyken “olağanüstü” geleceğin çözümleyiciliğiyle, “tekinsiz”se geçmişe göndermeyle çözülür. Fantastik öge metnin belli bir bölümünde yer alabileceği gibi varlığını baştan sona sürdürebilir, Yürek Burgusu okuru anlatı boyunca bilinmeyenin sınırında bırakır örneğin, yaşananların karakterin hayal gücünden doğup doğmadığını bilemeyiz, bazı aşırı davranışlar belli ipuçları verse de esas karakter dışındakiler de doğaüstü olaylara şahit olurlar, tam bir bilinmeyenin ortasına düşeriz. Pek çok türev var, Todorov dört ana grupta topluyor bunları: Saf Tekinsiz, Tekinsiz-Fantastik, Olağanüstü-Fantastik ve Saf Olağanüstü. Tekinsiz Fantastik öykü boyunca görülen olağanüstü olayların en sonda mantık çerçevesine sokulabildiği türdür, iç tutarlılık ve türe uygunluk metnin gerçekliğini belirler, bu sayede “inanırız”. Tekinsizlikten bahsederken Freud’un “das Unheimliche” dediği duyguyu köklerdeki bir imgenin ortaya çıkışıyla eşler Todorov, karakterlerin derinlere gömdüğü duygular mekâna, evlere sirayet eder, böylece Poe’nun Usher Konağının Çöküşü öyküsünün dinamiklerini anlayabiliriz. Rastlantılardan oluşan ve Roderick’in ortaya çıkardığı tekinsizlik metni iki kat fantastikleştirir, anlatıcının en sonda gözlemlediği üzere gizem çözülür, bina çöker, gizemin ortadan kalkmasıyla arada kalmışlığımız da sona erer. Todorov polisiyelerin de bir yere kadar bu tür bir tekinsizlik üzerine inşa edildiğini söyler, suçun faili bulunana kadar belli ipuçlarının peşinde gideriz, bazı tahminlerde bulunuruz ve nihayetinde çözüme varırız. Gerçi polisiye sevmiyorum ben, okumuyorum ama mantığını anlayabildim. Katil biri. O biri ortaya çıkana kadar katil kim? Biri. O biri ortaya çıkana kadar katil yine biri. Evet. Diğer üç grup da metinler üzerinden gidilerek şekillendiriliyor, iyi bir şey.
Sona gideyim, Kafka’nın fantastiğe ettiği. Psikanaliz fantastiğin yerini alınca aşırıya varan cinsel istekler, insan yiyen canavarlar, ensest ilişkiye girenler öcü olmaktan çıktı, insana dönüştü. Zaten insandı, vampirlerin eski çağlarda ölümsüzlüğe kavuşmak için başkalarının kanını içen, etini yiyen insanlardan türetildiği söylenir, mantıklıdır. Freud Totem ve Tabu‘daydı sanırım, bunların temeline dek iniyordu. Neyse, eski metinlerin nevrozları yenilerin normalliğine dönüşünce anlatıların dinamiği değişti ve Kafka’nın metinleri ortaya çıktı. “On dokuzuncu yüzyıl gerçeklik ve düşsellik ayrımının metafiziğiyle yaşamıştı ve fantastik edebiyat da bu pozitivist on dokuzuncu yüzyılın vicdan rahatsızlığından başka bir şey değildi.” (s. 162) Tamam, hamamböceğini inceleyelim. Tümüyle olanaklı bir olay gibi anlatır Kafka, aslında Ted Chiang’ın bahsettiğim öyküsünün kaynağıdır bir açıdan. Önceki örneklerde fantastik anlatı doğal bir olaydan yola çıkarak kurulurken Kafka bu süreci tersine çevirmiştir, ortada doğaüstü diye bir şey kalmamıştır, kararsızlığa gerek kalmaz. Alegorik bir anlam yüklemeye gerek yoktur, hamamböceği konuştuğu için fabl da değildir bu, Kafka normalliği de anormale katarak yeni bir fantastik türü ortaya çıkarmıştır.
Todorov fantastiğin ne olduğunu, nasıl işlediğini anlatıyor, ilgilisi kaçırmasın.
Cevap yaz