Brigitte Aubert – Doktor March’ın Dört Oğlu

Metis’in böyle vasat bir polisiyeyi basması ilginç, yayınevinin çıtasını düşüren bir iş. Katili bulmaya çalışıyoruz, tamam, bari nitelikli bir anlatıdan geçseymişiz. Yok, satranç maçından hallice bir mevzu. Katilin günlüğü, Jeanie’nin günlüğü, araya ses kayıtları, sonra teyp çalınıyor, günlük çalınıyor, katil günlüğünü okuyanın kim olduğunu anlıyor da Jeanie katilin kim olduğunu bir türlü anlayamıyor, biz buradan katilin ortada dolanan insanlardan biri olmadığını anlayabiliyoruz ve çok şaşırtıcı bir son bekliyoruz, nanay. “İyiymiş,” deyip unutuluşa terk ediyoruz metni, ben Ganya’ya verip hayatıma devam ediyorum, polisiyeyi sevmeme sebeplerime birini daha ekliyorum falan. Birkaç sahnede ürpermedim değil, yine de daha iyilerini gördüğüm için tesiri az. Mesela katil ilk cinayetini anlatıyor, kırmızı akrilik bir elbise giyen kız çocuğunu tutuşturmuş. “Elbisesini yaktığımda bağırdı, sonra da yandı. Yanmasını sonuna kadar izledim. Her yanı şişmişti ve gözleri dışarı fırlamıştı. Hâlâ çok iyi hatırlıyorum, oysa çocuktum. Her zaman iyi bir belleğim olmuştur.” (s. 7) Eh. Cinayetten sonra anne geliyor, çocuğa ağlayarak sarılıyor, çocuk annesinin gerçeği bilip bilmediğini merak ediyor. Şimdi bu polisiyelerde en tırt ayrıntıyı bile kenara köşeye not almak lazım geldiği için bunu aklımızda tutup hamallık yapmayalım. Hamallığı aşağıladığım için söylemiyorum bunu, fiziksel efor sarf etmek istemediğimden söylüyorum. Bilişsel efor. Katil geçmişe şöyle bir bakıp günceline dönüyor, dördüz olduklarını anlatıyor. İsimler gereksiz, kardeşlerden biri doktor olacak, biri sanatçı, biri avukat, diğeri de bilgisayarla uğraşıyor. Baba doktor, annenin akli dengesi bir sebepten bozuk. Not al. Katil henüz Jeanie’yle savaşa girmemiş, günlüğünün gizli gizli okunduğunu bilmiyor. Şanssızlık aslında, Jeanie hanımının mantosunu denemek için üzerine geçiriyor, bakıyor ki kıvrımında bir şişlik var. Katilin günlüğü. Polise gitmiyor çünkü kodeste iki yıl geçirmiş, muhtemelen biraz daha yatması gerekiyor da kaçmış galiba, burası muallakta. Hapishanedeki dostunu hatırlıyor, birlikte yaşlı bir kadının evini soyduğu sevgilisinin attığı kazığı hatırlıyor, tek hayali paraları alıp evden sıvışmak ama başına bu iş geliyor, mevzuyu çözmeye çalışıyor artık. Kardeşlerin yüzlerine bakıyor, hepsi tatlı çocuklar. Babada bir sorun olabilir, işin içine anne karışıyor olabilir, ihtimallere dair ayrıntı kovalamaya başlıyoruz artık. Bir yerde On Küçük Zenci beliriyor, işkilleniyoruz. Kardeşlerden birinin yüzü ansızın asılıyor yemekte, biri şöyle bir tebessüm edip ciddileşiyor, herkesten bir arıza çıkarmasını bekliyoruz hatta herkesin işin içinde olabileceğini düşünüyoruz. Yetmiyor, Jeanie’nin alkol bağımlılığını da denkleme katıyoruz çünkü ara ara düşünüyor her şeyi kendisinin uydurup uydurmadığını. Komşunun kızı ölüyor, kuzen ölüyor, anlatı boyunca birileri sürekli ölüyor ve kendinden şüpheleniyor Jeanie, bağımlılığı yüzünden acayip işler çeviriyor olabilir mi? Al notu sen, bir işe yarar belki. Bir ara demonik işler giriyor devreye, Jeanie şehre gidip psikolojiyle ilgili metinler aldığı zaman kitapçı iblis iblis işlerle ilgili pek çok metinle ilgilenen müşteriden bahsediyor, katil de günlüğüne Latince bir şeyler yazıp Jeanie’yi tehdit ediyor, günlüğünü kimin okuduğunu çözmüş. Jeanie hemen şeytan çıkarma ayinlerine başvurarak daha bir Latince şeyler yazıyor, katil dalga geçiyor çünkü Şeytan’a gücü yetmezmiş Jeanie’nin. Her boş zamanında içki içen, kiliseyle ilgisi olmayan Jeanie için zor zamanlar. Kimin öleceğini, sırada kimin olduğunu da biliyor üstelik, katil her seferinde kadının önüne bir engel çıkarıp cinayetlerin önünü alamamasına neden oluyor. Kuzenin başına gelen en kötüsü, kız bir dağ gezisinde manzaraya bakarken yaklaşan adama önce gülüp el sallıyor, sonra eliyle birlikte yüzü de düşüyor, nihayetinde korku ve çığlıklar. Parçaları bulunmuş aşağıda, kızı koruyamadığı için Jeanie perişan. Ihlamuruna uyku ilacı dökmüş katil, oldukça yetenekli ve sessiz, yakalanmıyor bir türlü. Yeri geldiğinde kapının altından mektuplarını atıp yok oluyor, Jeanie’nin ödünü koparıyor. Yumrukladığı da var, Jeanie tam yakalayacakken katakulliyle üstünlüğü ele geçiren katil bir yumruk patlatıyor kadına, elinden silahını alıp toz oluyor. Dişli bir düşman. Jeanie daha en başta evden ayrılıp polise mektup yazmalıydı, merakına yenik düşünce sonunu da belirlemiş oldu. Gitmeye çalıştığı var, ilkinde şoför grevinden ötürü yerinden kıpırdayamıyor, ikincisinde tam otobüse biniyor ki kuzenin oradan geçtiğini görüyor, kızı korumak için eve dönüyor. Nasıl koruyacaksa. Maksadı hırsızlık, evde gönülden sevdiği kimse yok, aslında kalması için yeterli bir motivasyon kaynağı olmamasına rağmen kıpırdamıyor yerinden, tuhaf.

Aldın verdin var bir sürü, bakalım. Latince bildiği için katilin baba veya tabip oğlan çıkma ihtimali, not al. Öldürmeyi iyi biliyor, profesyonel, ihtimal güçlendi. Nereyi kestiğinde ne kadar kan çıkacağını biliyor, bu kadar da açık etmez herhalde Aubert. Jeanie cinayetlerden bahsettiği zaman anne hemen konuyu değiştiriyor, mutlaka işin içinde, göz önünde tut. Babanın metresi var, katil metresle birlikte olup kadının icabına bakıyor ve babasını durumdan haberdar ediyor, babanın temkinli halini de hatırlayalım. Noel kutlaması sırasında misafirlerden birinin bebeğinin kafası parçalanıyor, katil hemen bir mektup döşenip kolluk kuvvetlerini harekete geçiriyor ve Jeanie’yi hedef gösteriyor. Cenazelerden birinde bütün aile gülümsüyor Jeanie’ye, neler oluyor? Kafalar yeterince karışmadıysa dahası var, Jeanie’nin zamanı kısıtlı. “Yarın akşama kadar kim olduğumu bulman için sana vakit tanıyacağım. Ama gerçekten bu tanıdığım son süre!” (s. 129) Daha önce süre tanınmış ama eylem yok, katilin oyunu sürdürmesi için Jeanie’ye ihtiyacı var. Başlarda ölümle tehdit etmesine rağmen bir süre sonra kişiliğe saldırıya başlayınca anlıyoruz ki ölüm en son gelecek, öncesinde kadının psikolojisini çökertmeli. Yaşlı bir kadın Jeanie, kilolu, katilin sözlü cinsel tacizine maruz kaldığı için öfkeli, haliyle tehlikelere karşı savunmasız. Bebek mevzusunda katilin ihbarıyla topun ucuna gelince gerçekten köşeye sıkışıyor, bir türlü toparlayamadığı aklı yüzünden saçma sapan bir kaçış planı yapıyor ve özgürlüğe doğru koşarken dan, yerleri öpüyor. Bütün gizemin açıklandığı son bölüm klasik bir son bölüm, bir tek Jeanie’nin son zekâ pırıltısından bahsetmeli: Gerçekleri yazdığı mektuplardan birini katil ele geçiriyor da diğeri midesinde, Jeanie otopsi sırasında bulunur diye poşete koyup yutmuş.

Ortalama bir gizem, polisiye, heyecan fırtınası. Sıklet farkı çok büyük, Jeanie’nin kendine güveni ne menem bir şey bilmem. Katil her zaman bir adım önde, silahı da ele geçirmiş, zaten günlüğünün her sayfasına yazmış yapacaklarını, Jeanie değil bir plan hazırlamak, anlık saldırılarda kendini savunmaktan bile aciz. Alengirli bir anda dışarı çıkınca kapı arkasından kilitleniyor mesela, sesini duyurana kadar donma tehlikesi geçiriyor. İçtiği şeylere katilin zehir mehir katabileceğini düşünüyor fakat çorbadır, içkidir, ne bulduysa içmeye devam ediyor. Üç yıldır bırakmayı düşündüğü cini elinden düşürmüyor, kaçak göçek içmeye devam ediyor ve alkollü bir şekilde hizmet ediyor hanımına, neyse ki hanımın kafa kırık olduğu için kovulmuyor. Katilin sesini kaydetmeyi başarıyor bir yerde, sesi kimseninkine benzetemiyor, not al. Uyarması gereken insanları doğru düzgün uyaramıyor Jeanie, yakından takip ediyor ama saldırı günü bir şekilde taca çıkıyor. Aptal diyesim var, aslında akıllı görünüyor ama zihni bulanık. Aptal yahu.

Denk gelen okusun, okumayan çok şey kaçırmaz.

Liked it? Take a second to support Utku Yıldırım on Patreon!
Become a patron at Patreon!