Çok çekici. Cinsel tansiyon her an dorukta, dünyanın kurtulması için partnerini Hamas’ın liderine “sunması” gereken adam İsrail’in başında, üstelik Yahudi değil bu adam. Çocukluğuna dönelim, Xavier Radek görev bilincini dedesinden almış, SS’e hizmet eden dede zamanında Yahudileri gözü kapalı katletmiş, “şeref” ve “sadakat” için canını vermiş bir adam, Xavier Avrupa’nın mustarip olduğu duyguya boğulmuş halde buluyor kendini. “Nasıl bazı bitkiler tropikal bölgelerde yetişiyor, bazı bitkiler de çölde hayat buluyorsa, bazı insanlar zevk almak, bazıları da acı çekmek için yaratılmıştı. O birinci gruba aitti.” (s. 6) Okulda çalışkanlığıyla biliniyor, on dört yaşından itibaren sinagogları ziyaret etmeye başlıyor, merakını dindirmek için Yahudilerle düşüp kalkmaya başlamadan önce ziyaretlerini sürdürüyor iki yıl boyunca. Rus askerlerince öldürülen dedesine benzediğini söyledim, annesiyle babasına hiç benzemiyor. Anne yirmi dört saatlik doğum sancısından sonra dünyaya getirdiği Xavier’a karşı pek bir şey hissetmiyor, anneliği sadece biyolojik, duygusal bağ kuramamış çocuğuyla. Baba vejetaryen, “kuru” bir adam. On altısında bir istikamet belirliyor kendine Xavier, dedesinin fotoğrafına bakarak insanları acı çekmekten kurtarması gerektiğini söylüyor. İnsanları acılarından kurtaracak bir hareket başlatmaya o an karar veriyor. Siyonist bir derneğe katıldığı zaman derneğin başkanı Bay Salomon nihayet girişimci ruha sahip bir göçmenle karşılaştığını düşünüyor. O yaz yüzmeye gidiyorlar, İsrail’e kapağı atmaya niyetli pek çok insanla tanışıyor Xavier, içlerinden biri haline geliyor. Basel’de bir Hristiyan çocuk Yahudilerle takılıyor, aile için dünyanın sonu değil, eroine veya fahişelere sarmadığı sürece dilediğini yapabilir. Başlarda. Sinagogun hahamıyla tanışıyor Xavier, ailesinin hiçbir dinî bilgi vermediğini, Yahudiliği öğrenmek istediğini söylüyor, İbranice öğrenecek en başta. Bu sırada küçücük bir paragrafta İsrail’de başarılı bir siyasetçi olacağını öğreniyoruz, yıllar sonrasına savrulup anlatılan zamana geri dönüyoruz hemen, yüzlerce sayfa sonrasında siyaset sahnesine atıldığını göreceğiz. Aşılacak onca yıl pek çok karakteri, absürt olayı içeriyor, yavaş yavaş göreceğiz her şeyi. Xavier’ın Yahudi olduğuna inanıyor cemaat, acı çekmeyi öğrenmek isteyen çocuğa yardım etmek istiyorlar, haham Xavier’ı evine çağırıyor. Awromele’yle, hahamın en büyük iki oğlundan biriyle yemeğe oturduğu masada tanışıyor, ikisinin yolculuğu anlatının sonuna dek ortak artık. Başındaki kippayla evine dönüyor Xavier, sofraya oturduğu zaman annesiyle babası şaşırıyor, annesinin gözleri doluyor, dedenin hayaleti evde dolanmaya başlıyor çünkü, çocuk Yahudilerle yakınlaştıkça unutulması gereken utanç ortaya çıkıyor. “Tarihin ironisi” masada, takkesini çıkarmadan duruyor öyle. Bir gün Yahudilerin fotoğrafını çekmeye niyetleniyor, model Awromele. Birbirlerini beğeniyorlar, çekim sırasında yakınlaşıyorlar ve bu yakınlaşma adım adım ilerliyor. Önce fotoğraflar, sonra İbranice dersleri, ardından sünnet. Bölümler arasında karakterlerin yaşamlarının çeşitli noktaları da açığa çıkıyor, sünnetin bahsedilmesinden sonra Xavier’ın birlikte olduğu kızla tanışıyoruz, Bettina’yla. Hindistan’daki köylere yardım yapmaktan başka pek bir şey bilmiyor Bettina, Xavier’la seviştikten sonra çocuktan maddi yardım istiyor ve istediğini alıyor, Xavier herkesin acısını dindirmeli. Zaman çizgisini bozup ileri atlayacağım burada, karakterlerin geleceğini parça parça aktarmak zor. Bettina Xavier’dan ayrıldıktan sonra Basel’de otantik bir restoran işleten Mısırlıya tutulacak, yaşlı bir adamla sevişmek istediği için adamı yoldan çıkaracak ve mekânın tuvaletinde son noktaya kadar gelecekler, adam Bettina’nın cinsel organını görünce vazgeçecek aniden, kılsız çünkü. Kılsız bir kadını geri çevirdiği için hiç pişman değil, Hamas’a maddi yardımda bulunarak, ailesine bakarak ve İsviçre polisine rüşvetini vererek zar zor ayakta duruyor, kılsızlıkla boğuşmasına gerek yok. Ne olacak, MOSSAD mekâna gelince ajan kadınla sevişecek, ajan adam fotoğraflarını çekip bilgi sızdırmak için Mısırlıyla sözleşecek. Hamas’ın adamları gelecek sonra, Mısırlının ayaklarını fritözdeki kaynar yağa sokacaklar, kısa bir süre sonra gelen MOSSAD ajanları Mısırlının işini bitirecek orada. Kadınla adam yıllar sonra karşımıza çıkacak, İsrail’de Xavier’la karşılaşacaklar, Mısırlıyı öldüren Hamas militanı da Hamas’ın lideri olarak karşımıza çıkacak. Anlatıda geçen bütün karakterlerle bir şekilde karşılaşacağız, karşılaşmasak da Xavier’la kesişen yolları ayrılmış olsa bile belli bir noktaya kadar yaşadıklarına şahit olacağız. Xavier’ı ve Awromele’yi parkta çırılçıplak yakalayıp döven öğrenci tayfası sonrasında Awromele’nin kız kardeşini cinsel köle olarak kullanacak örneğin, bunu da yalnızlıktan kurtulmak için yapılması gereken bir şeymiş gibi empoze edecekler. Karakterler öyle bir kurulmuş ki yaşanan onca saçmalık yadırgatıcı gelmiyor, her şey olanaklı.
Sünnet için az bir para yeterli, yaşlı adam fazla bir şey istemiyor, bir parça da peynir satabilirse tamam. Son sünnet işinin üzerinden yıllar geçmiş, gözleri iyi görmüyor ama Yahudiliğe kabul töreni gibi bir şey bu, geri adım atmıyor Xavier, Awromele’yle birlikte adamın yanına gidiyor. Anestezi yok, acıya dayanmalı. Çığlıklar, keskin bir korku, kan. Anlatının en uçuk bölümü başlıyor burada, Xavier’ın taklavatı enfeksiyon kapıyor, eve zar zor dönüyor, bacaklarından akan kanlar gücünü alıp götürünce kapının önüne yığılıyor. Baba bir süre önce öldükten sonra anne gerçekten yaşamaya başladığını hissediyor, bütün zincirlerinden kurtulmuş gibi, sevgili de yaptıktan sonra oğlundan başka bir sıkıntısı kalmıyor geriye. Oğlan da kapıda yatmış öyle, sarhoş muhtemelen, çocuğunu içeri almıyor kadın. Sevgilisi uçak simülasyonundan başını kaldırdığı zaman kadınla sevişiyor ama pek de niyetli değil sevişmeye, kadının fantezi peşinde koştuğu bir zaman yumruk atıp kadının burnunu kırabiliyor, yine de birlikte olmaya devam ediyorlar. Bu sevgili bir süre sonra Xavier’a âşık olduğu için anneyle birlikte olduğunu, birlikte yaşamak istediklerini söylüyor, arıza çıkmıyor, herkes durumundan memnun. Xavier’ı kurtaran bu adam oluyor, çocuğu yatağına yatırdıkları zaman davul gibi şişmiş testislerle ve annenin sevgisizliğiyle karşılaşıyoruz, bir şeyler bayağı ters gittiği halde hastaneye götürmüyorlar çocuğu, o gecenin sabahında çocuğun ölebileceğini düşündükleri zaman harekete geçiyorlar, Xavier’ın bir yumurtalığı alınıyor. Çok absürt ya, bu yumurtalığı bir kavanoza koyuyorlar, çocuğun acı çektiğinin kanıtı. İleride İsrail’i yönetmek için seçimlere katıldığı zaman kavanozu gösterip Kral Davut’un o yumurtalık olduğunu iddia edecek Xavier, insanları mucizelere ve yumurtalığa inandıracak, başkan olacak nihayetinde. Daha yolu var ama, iyileştikten sonra operasyonu yapan adam tutuklanacak, olay basın yoluyla duyulacak, ülke çapında infial çıkacak, sonrası intihar. Yaşlı adamın kimsenin yüzüne bakmaya niyeti yok artık, görevini yerine getirince anlatıdan çıkacak böylece. Bizimkilerin serüveni sürüyor, birlikte Hollanda’ya gidip orada yaşayacaklar bir süre, üstelik annenin sevgilisi götürecek onları. Aralarında son derece özgürlükçü bir ilişki var, Awromele birbirlerine karşı hiçbir şey hissetmezlerse Xavier’ı bırakmayacağını söylüyor, iyi bir anlaşma onun için. Kimseye hayır diyemediği için isteyen herkesle sevişince Xavier’ın canını ölümüne yakacak, zaten Xavier’ın istediği şey de bu. İlişkilerinin doğasını kabullenen çocuk, gözünü İsrail’e dikecek bu kez. İsrail günlerinde nice zorluklardan sonra yavaş yavaş yükselecek Xavier, en tepeye tırmanmak için diğer politikacılara katakulliler kuracak, yüce amacı için her türlü haltı yiyebilecek durumda. En sonunda Hamas’ın lideriyle her ay kaç insanın öldürüleceği hususunda anlaşma yapacak, var olabilmeleri için birbirlerine muhtaçlar, bu anlaşmadan ABD’nin ve AB’nin haberi de var üstelik, intihar bombacılarının öldürecekleri insan sayısını tutturmaları kalıyor geriye. Nükleer savaşları çıkaran anlaşmazlıklar küçük detaylar olarak görülebilir, Xavier bütün insanlığın acısını yüklenmek için elinden gelen her şeyi yapar. Yapıyor da, Kavgam‘ı İbraniceye çevirme projesi geri planda artık, aylar boyunca süren uğraşlar yarıda kalabilir, çok daha iyi bir sonuca vardılar. Kıyamete. Mesih omuzlardaki yükü almaya geldi, kafaya düşen bombalarla birlikte.
Müthiş bir roman. Komik, garip, tahmin edilemeyen yollara sapan, uçuk. Tez okunmalı.
Cevap yaz