Luke Kennard – Dönüşüm

Anlatıyı orta yerinden kırıp vasatlaştıran birtakım tutarsızlıklar var, hemen hepsi anlatının ortasında olduğu için orta yerinden kırıyor zira ortaya kadar Dönüşüm’ün kurduğu dünyayı cortlayacak bir ütopya olarak iyi biçimliyor Kennard, Karl Temperly’yle eşi Genevieve arasındaki gerilim de sağlam, bir şeylerin yolunda gitmediğini gösteren işaretler başarılı, sonra o kadar üfürükten sapmalar çıkıyor ki piyasaya, evlere şenlik. Nedir, önce mevzu: Genevieve öğretmen, Kennard metin yazarı, kıt kanaat geçinen bir çift. Otuzlarındalar, tanışma hikâyelerinin üzerinde o kadar durmak herhalde ilişkideki eril havayı kesifleştirmek için ama gereğince aldık zaten, nedenler çok: Karl’ın o kadar da eril olmadığını, daha doğrusu Genevieve üzerindeki etkisinin âşık olduğu kadını psikolojik rahatsızlıklarından kurtarmak istemesinden doğduğunu, tam bir tahakkümden söz edilemeyeceğini görüyoruz ama tanışmalarının uzun uzun anlatılması boşa düşüyor o anlam alanı dolduktan sonra. Üniversitede tanışmışlar, Karl âşık olmuş da üç yıl boyunca hamle yapamamış, mezun olmalarından on yıl sonra Genevieve e-posta göndermiş, Karl cevaplamış, Mesih sendromundan mustarip olmadığını, sorunlu kadınların yanında iyi durduğunu söylemiş şakayla karışık. Böyle başlıyorlar, evleniyorlar, Karl çocuk yapmak istemiyor ama Genevieve istiyor, sonra batmaya başlıyorlar. Harcamalar arttıkça birilerinin ödevlerini, tezlerini daha sık yazıyor Karl, sitelere kullanıcı yorumları ekleyerek para kazanıyor, yetiremeyince kredi kartlarını doldurmaya başlıyor, en sonunda on yedinci kartı da dolduruyor ve kırmızı harflerle yazılmış mektuplar almaya başlıyor. Yallah kodese, kurtulma umudu yok, üstelik Genevieve’den saklamış durumu. Dönüşüm tam bu noktada ortaya çıkıyor, çiftle iletişime geçip hayatlarını tekrar kurabileceklerini müjdeliyor Karl’ın üniversiteden arkadaşı, muhasebecisi aynı zamanda. Şirketin çalışanları için ayarladığı evlerden birine yerleşiyorlar, mentorları Jann ve Stu’yla birlikte yaşayacaklar, hemen uyum sağlıyorlar. Öyle görünüyor, gece vakti duydukları ağlama sesi başta olmak üzere pek çok garipliği önemsemiyorlar başta, günde beş yüz sözcüklük ödevlerini yazmaları yeterli orada kalmak için. İşlerini sürdürüyorlar yine, şirket altı ayın sonunda onlara ev almaları için sağlam bir para ödeyecek anlaşmaya göre, müthiş. Çember‘den hallice aslında, yeni bir sosyal uzam sağlayan dev şirketin kuklaları haline gelen çalışanlar. Normlar farklı, alışmak için zaman lazım, alışamayanların ayıklanması lazım, adım adım ortaya çıkıyor bu uygulamalar. Stu kaslı vücuduyla gözünü alıyor Karl’ın, tam bir model, iyi giyinip iyi yiyor ve alttan alta aşağılıyor Karl’ı. Spor salonunda özellikle, daha da öyle ayrıntılı görmeyeceğiz ama Karl’ın gözyaşlarına boğulması yetecek. Diğer yanda Genevieve’i fişekleyici sözler, davranışlar, kadın o topluluğun önemli bir parçası haline geldiğini düşünüp işine gücüne gömülecek, sarsıntılı ilişkilerinin kırılganlığını gösteren diyaloglara bakarsak Karl’ı baskıcı bulduğunu söyleyebiliriz. Kafa karıştırıcı aslında, iki nesil öncesinden takip edilebilen bir akıl hastalığı var Genevieve’in, manik atak geçirirse uzun zaman kendine gelemiyor, sağlığı iyice bozuluyor, bu yüzden eşini sıkı gözlem altında tutuyor Karl da Genevieve’in hoşuna giden bir şey değil bu. Romanın en iyi yanı bu tansiyonu incelikleriyle göstermesi, örneğin geçmişe dönülen anların birinde çifti seyahat ederken görüyoruz, bir ara tartışıyorlar ve Genevieve kendini yol kenarındaki tesisin tuvaletine kapatıyor. Karl kontrol etmek için tuvalete giriyor, kadınların tepkileri sürerken Genevieve’i kendini kilitlediği yerden çıkarmaya çalışıyor, o sıra kadınlar yavaş yavaş toplanıyorlar ve Genevieve’i adamdan “kurtarmak” için sorular sormaya başlıyorlar. Evet, her şey yolunda, hayır, sorun yok, Genevieve arabaya doğru giderken geçirdiği şoktan kurtulamıyor Karl, işlerin kendisi için bir anda tepetaklak olabileceğini anlıyor. Her zaman sakin kalamıyor ama bir tuvalet kapısını tekmelediği var metinde, diğer çatışma anlarının tamamında alttan aldığı kesin. Ukalalık yapmıyor değil, ailesinin eleştirilerine engel de olamıyor, açıkçası Genevieve’in öfkesinde haklılık payı var. Karl tipik bir âşık, hiçbir Tarkovski filmini izlemediğini söyleyen Genevieve’e birlikte izlemelerini teklif ediyor, izlemiyorlar. Küçük hediyeler alıyor, ilgi gösteriyor Karl, aşkın dilini türlü biçimlerde konuşuyor ama Genevieve’in karşılık verdiğini görmüyoruz açıkçası, Karl’ı düşündüğü bir ânı yok. Sevişme tatlışlıklarını kabaca geri çevirmesi bir diğer ayrıntı, uzun süredir seks yapmıyorlar. Eh, yollar ayrılacak gibi duruyor ama bu ayrılığın ardındaki gerekçe, karakterlerin büyük resmi gördükleri zaman giriştikleri eylemler tırt biraz, kırılma noktasına geldik.

Üç ceza bir sınıf düşürüyor katılımcıyı, A’dan B’ye, böylece aylar boyunca ayrı kalıyor çiftler. Karl’ın ilk cezası beş yüz sözcüklük zımbırtıyı yazmaması, oysa her gün canavar gibi metin yazıyor bu adam. Olabilir, geçtik, ikinci cezası kafayı kırmamak için dalavereler çevirmesi, sarhoş olup ortalığı birbirine katması falan, sinirleri zıplak olduğu için hadi bu da tamam. Üçüncü ceza tırışka ama, Jann kıştırtınca -Genevieve’in daha iyisini hak ettiğini ima ediyor- kahvesini Jann’ın üzerine şarlatıyor Karl, yallah B sınıfı yaşama. Bodrum kat kedi çişi kokuyor, şartlar çok kötü, üst kattaysa Genevieve öğretmenlikten istifa edip Dönüşüm için çalışmaya başlıyor, işi başından aşkın, en önemlisi Karl’la görüşmek istemiyor çünkü batırdı adam. Çok hızlı bir dönüşüm, Genevieve her ne kadar patolojik vaka olsa da Karl’ı dan diye bırakması, bilemedim, ikna etmedi beni. Karl birileriyle tanışmıştı önceden, onların seks tuzaklarına düşmedi, Jann’ın meme ve kuku şovuna da mukabele etmedi, sadık kaldı eşine, süper. Şimdi distopyaya düştüğünü anladı iyice, çıkış yolu arıyor, B sınıfı işindeki patronunun planlarına dahil oluyor. Yani bir sürü entrika, gizem var ama onca tantanaya değmiyor, özetleyeceğim: bütün katılımcılara Dönüşüm’ün aslında ne kadar berbat bir yer olduğunu, başarısız olanların dünyanın öbür ucundaki yerleşkelerde karın tokluğuna çalıştırıldıklarını, çiftlerin ayırıldıklarını söyleyecekler o beş yüz sözcüklük yazılarla, başarısız olanların yazılarıyla. Veri tabanını ele geçiriyorlar, tabletlere gönderiyorlar yazıları, yirmi otuz dakika içinde mevzu ortaya çıkıyor da plan suya düşüyor, öyle bekledikleri gibi bir isyan çıkmıyor. Şimdi bu insanlara aptal muamelesi yapmak yakışmıyor açıkçası, böylesi dandik bir planın başarıya ulaşacağını düşünmeleri bir, milyar dolarlık şirketin hemen önlem alacağını düşünmemeleri iki, tasmalarını seven insanların düzeni yıkacaklarını ummaları üç. Yani bu entrika için bölümler harcanmış, karakterler çıkarılmıştır piyasaya, başarısızlık için bu kadar gürültüye gerek yoktu sanıyorum. Sosyal Darwinizm sonuçta, şirket diğerlerinden daha iyi olduğunu düşündüğü insanları eşlerinden ayırıp iyi işçilere dönüştürmeye çalışıyor, geride kalanların da posasını çıkarıyor ama biri yerinden memnun, diğerinin çıkaracak sesi yok, boşa uğraş. Mevzu nasıl çözülüyor, Karl bir gün kapının altından mektup alıyor, Genevieve’in önceki gün yaşadığı birtakım yakınlaşmalar ve geçirdiği sinir krizine dair bilgi. Finalde bir yüzleşme: Karl iki mentoru azarladı azarlayacak, zaten aşırı kurulmuş, bu ikisi Karl’ı ciddiye almaları gerektiğini söylüyorlar, Genevieve’in o kadar önemli bir probleminin olduğunu bilmiyorlarmış, akıl sağlığını hafife almışlar veya. Yine bir tırtoluk, madem aşırı yetenekli(!) insanları topluyorlar, eh, akıl sağlığını kontrol etmemek neçe saçmalıktır, sonuçta iş dünyasında bir yerlere geliyor bu insanlar da kazançlarının önemli bir kısmını Dönüşüm’e ateşliyorlar yine, bilişsel yeterlilikleri sayesinde bu işleri başarırlarken, bilemedim, Genevieve akıl hastası diye Karl’la ikisini o dünyadan kovuvermeleri teneke.

Eleştiriler iyidir, neoliberalizmin aşkı paramparça etmesi vardır, sosyal devletin çöküşü vardır, geçinemeyenlerin deneysel cehennemlere sevki vardır. Yine de, eh, ilgilisi okusun çünkü devriliyor metin bir yerden sonra, can sıkıyor.

Liked it? Take a second to support Utku Yıldırım on Patreon!
Become a patron at Patreon!