James M. Cain – Çifte Tazminat

Film uyarlaması de kült mertebesine erişen bu metin iyi bir gerer, has polisiyedir. Polisiyeye matematikle kurulmuş metin derler, belki de en hesaplı kitaplı tür olduğu konusunda tartışmaya lüzum yoktur çünkü birileri ölecektir, suç işlenecek ve bazı şeyler ters gidecektir, ne varsa başta kurulmalıdır ki denklem çözülsün, onca tatavanın sonucu tatmin etsin. Polisiye sevmem, esas istediğimi vermez ama azıcık eğlenmek istersem açarım, bazı şeyleri tahmin etmeye çalışıp başaramayınca tam bir geri zekâlı olduğum ortaya çıkar, eğlenirim. Birkaç adım önde gider yazarlar, daha çok şey bildikleri için terse yatırıverirler. Silahın kalibresini, kaç kurşun aldığını bilmem, bıçağın saplanma açısını kafası çalışan biri düşünene kadar düşünmem, gözden kaçan yüz tane şeyi yakalamak biraz kafa maharetidir de o bende yoktur, kafası karışık insanlar için değil polisiye. Polisiye sıkı düşüncedir, beyin harlamadır polisiye, bir haltlar döndüğüne dair sezgiyi işe koşandır, murattır, gönençtir, gizemle hasbihaldir. Evet. Cain’in yazdığına bakalım, bu bir polisiyedir. Asgari gereksinimleri karşılıyor. Cinayet planı var, cinayet var, bazı şeyleri öyleymiş gibi değil de şöyleymiş gibi göstermek var, şöyleliğin aslında öyle olduğunu anlayıp suçluları terleten karakter var, düğümler ve çözümler zaten var, o halde okumalıyız bu metni. Bir iki nokta var ki o kadar geri zekâlı olmadığımı hissettirdi, geleceğim. Cain sigorta şirketlerinin işleyişine, sigortacılıkla ilgili uygulamaların derinliklerine dalıyor bu hikâyede, kazaların aslında kaza olmadığı anlaşılırsa şirketlerin ödeme yapmadığı malum, bu yüzden plan sıkı yapılmalı ki kaza olmayan kaza gibi gözüksün. Walter Huff’ın yapmaya çalıştığı bu. Aslında on beş yıllık bir sigortacı, düzgün bir adam, işini iyi yapıyor ve amirlerinin gözdesi. Böyle bir adamı yoldan çıkartacak şeylerden başta geleni aşktır, âşık olunacak insan da var, o zaman arıza çıksın hemen. Bayan Nirdlinger/Phyllis evinde mutlu mesut otururken Walter kapıyı çalar, Bay Nirdlinger’ın kaskosunu yenilemesine dair bir teklifi iletmeye geldiğini söyler ama konuşma bambaşka bir yere gider. Phyllis odanın içinde yürürken Walter’ın dikkatini iyice çeker, gözlerini adama dikip bahsi kaza sigortasından açınca tartmaya başlarlar birbirlerini. Burada biraz durup Walter’ın neyi niye anlattığını düşünelim, böyle kilit noktalarda vermesi gereken bilgiyi pek uzatmadan verir Walter, mesela kaza sigortası yaptırma teklifinin genelde temsilcilerden geldiğini söyleyerek durumun garipliğini vurgular, kaza sigortasının sigortalanacak kişiden habersiz yapıldığını söyler, bunlar iki karakter arasındaki suç ortaklığının temelleridir. Diğer yanda başka gevezelikler var, Walter başka bir şirket hakkında konuşurken asla olumsuz bir şey söylenmemesi gerektiğini belirtir ki Walter’ın okuduğumuz metni aslında başkası okusun diye yazdığını öğrendiğimiz zaman, bu metni okuyacak kişilerin Walter’ın yeteneklerinden haberdar olduğunu da bildiğimiz için aşırı malumata gerek olup olmadığını düşünebiliriz. Poz kesecek halde değildir Walter, yakayı kurtarmak için her şeyi olanca açıklığıyla anlatmak zorundadır, öyleyse işin inceliklerine dair hoşbeş, eh, anlatıdaki okurlar için değil de düz okur içindir, kurgu azıcık cortlar böylece. Alakasız: Walter’ın kusursuz bir cinayetin nasıl işleneceğini anlattığı kısım direkt John Dillinger vakasından, hoştu bu. Devam, şirkette çalışan Keyes’le karşılaşırız, kendisi tam bir zehir hafiyedir, tazminat için arabasını yakanların enselenmesini sağlar, sağlam pabuçtur yani. Walter’la Phyllis’in girişeceği dalavereye çomak sokacak karakteri de gördükten sonra işlerin yavaş yavaş ilerlediğini, Walter’ın âşık olmak için bir an bile beklemediğini fark ederiz, arada şirketle ilgili bir dünya detayı da işleriz ve hangi detayların esas dalgayla ilgili olduğunu düşünürüz. Bazıları hedef şaşırtmaca, bazıları doğrudan katakulliyle ilgili, bazılarıysa sigorta şirketlerinin kasvetini niteleyen zımbırtılar, seçip beğenmek gerekiyor. Walter kendi ikilemini de dile getiriyor sık sık, aslında iyi bir hayatı var ve Filipinli hizmetçisinin yemeklerinden memnun ama bir eksik var işte, belki heyecan. “Oradan bir an önce çıkıp gidecek ve başıma çorap örmeden sözleşmeleri ve bu aileye ilişkin belgelerin tümünü yırtıp atacaktım. Ancak gidemedim.” (s. 19) İkna edici bir açıklama yok, bunları okur yerse tamam. Sonuçta Phyllis ve Walter gizli gizli buluşarak planı kuruyorlar, daha çok Walter’ın işi bu. Kafaya beton blok düşürebilirler, kimse de bir şey anlamaz ama daha iyisi var, istatistiksel olarak ölümlü kazaların en az yaşandığı trenlerde gerçekleşecek bir ölüm sayesinde tazminat miktarı iki katına çıkıyor. Beyefendinin trende ölmesi gerekiyor da adam kendi aracıyla gidiyor her yere, trene binmek istemiyor. Öyleyse önceden öldürüp cesedi tren yolunun kenarına atabilirler, Walter da adamın kılığına girip tam o noktada trenden düşebilir. Bir tanecik şahit yeterli, denkleme dışarıdan sokulan bilinmeyenler işleri karıştırma tehlikesini de getiriyor ama daha iyi bir planı yok Walter’ın. Phyllis’e neyi yapıp yapmayacağını ayrıntılarıyla anlatıyor, buralara hiç girmiyorum, bürokratik işler. Olay sırasında başka yerde olduğunu ispat edecek görgü tanıklarını da ayarlıyor, iş tamam. Phyllis’in üvey kızı Lola’yla sevgilisi Sachetti’nin hikâyeye havadan girip masum masum takılmalarından bir kıymık batar gözümüze, verili ilişkilerin farklı olabileceğini düşünüp tetikte beklemekte fayda var.

Plan tıkır tıkır olmasa da işler, Bay Nirdlinger boynu kırılmış bir halde rayların yanında bulunur. Trende olduğunu söyleyen bir şahit bile vardır, her şey yolunda gitmektedir. De, şöyle bir durum var, Bay Nirdlinger’ı arabasında öldüren Walter trenden düşmenin açacağı yaraları düşünmez, adli tıp da boyun kırığından başka bir bulguya rastlamaz? Nasıl yani, adamın kıyafetlerinde yıpranma bile yok mu, daha da ilginci en ufak ayrıntıyı bile fark eden Keynes bu mantıksızlığı neden fark etmedi? Burası muallak, otopsi raporunda boyun kırığından başka bir şeye rastlanmadığı bilgisini edinen sigorta şirketi beklemeye başlar, Phyllis’in dava açmasıyla ödeyecektir parayı. Mantıklı, Keynes dümeni çözer ama elinde kanıt olmadığı için Phyllis’in er geç açık vereceğini düşünerek beklemeye, kadını takip ettirmeye başlar, suçlulardan biri hemen yanında olmasına rağmen şüphelenmez. Son derece dikkatle hareket eder suç ortakları, buluşmazlar, Phyllis farklı pastanelerden telefon eder, uzun süre konuşmazlar, bir süre sonra parayı ele geçireceklerdir. O sırada Lola çıkar ortaya, Walter’la yakınlaşır ve adamın tam bir badak olduğunu anlarız, Walter hemen Lola’ya da âşık olur. Hikâyenin dandik taraflarından biri bu, Walter hakkında pek bir şey bilmediğimiz için bu âşık olmalar yenilir yutulur lokma değildir pek, yine de yiyelim. Lola kendi şüphelerini anlatmaya başlar Walter’a, aile geçmişindeki şüpheli durumlardan bahseder. Öz annesiyle Phyllis’in dost olduklarından, annesinin ölümünde Phyllis’in rolünden bahseder, elde yine kanıt yoktur ama Walter batağa iyice saplandığını düşünür ve kendini güvenceye almak için bir iki hazırlık yapar. Mevzu ortalıkta dolanan bunca insandan bazılarının gizli işbirliği içinde olduğunun ortaya çıkmasıyla çözülür, Walter silahla vurulduğu zaman hastaneye kaldırılır ve orada yakayı ele verir ama şirketin zarar görmemesi için yalandan bir senaryoya uyum sağlayarak yırtmaya çalışır. Yırtıp yırtamadığı okurun elinden öper, filmi izlemediğim için bilmiyorum ama kurtulmuştur herhalde. Gerçi dikkatini dağıtacak bir kadınla karşılaşır mutlaka, son açık.

Polisiye. Fazilettir, refahtır, umuttur polisiye.

Liked it? Take a second to support Utku Yıldırım on Patreon!
Become a patron at Patreon!